9 Eylül 2009 Çarşamba

Rüyaların bizlere ilettikleri

Öncelikle sevgili ranini sağ olsun, bloguma nasıl resim ekleyeceğimi gösterdi, sayesinde güzel bir resim koyduk günbatımı günün en sevdiğim zamanıdır. Yeşil arka fonla beraber günbatımının kızıla çalan turuncu ve sarıları güzel de bir kontrast oluşturmuş.

Gelelim konumuza, dün sabaha karşı bir rüya gördüm sabaha karşı dediğime bakmayın, öğlen uyandığımdan uyanmama yakın bir zamanda gördüm rüyamı. Rüyama geçmeden önce anlatmak istediklerim var rüyayla bağlantılı önce onları yazacağım. Geçtiğimiz temmuz ayında ev sahibi kardeşimle kirada oturduğumuz evini yıkıp yerine apartman yapacağını söyleyince bizler de doğal olarak ev aramaya başlamıştık. Kızkardeşimle beraber onun bir arkadaşı da bize ev ararken yardım ediyordu. Çalıştığım üniversiteye yakın bir bölgeye bakalım dedik. Baktığımız bölge çoğunlukla öğrencilerin ikamet ettiği, şehir içinde ancak şehirden çok köye benzeyen bir bölgeydi. Yarı gelişmiş diyebileceğimiz bu bölgede çoğunlukla 3 katlı ve eski apartmanlar mevcut. Etrafta istenmeyecek kadar okaliptüs ağacı bulnuyor. Hatta küçük çapta bir okaliptüs ormanı var diyebiliriz. Arabayla biraz dolaştıktan sonra, kiralık ilanı olan evleri tespit edip arayıp fiyatları ödeme koşullarını ev özelliklerini sorgulamaya başladık. Bu bölgede bulunan göletten ve de ağaçlardan ötürü aşırı derecede sivrisinek mevcut ve bazı ara sokaklarında gece lambaları yanmadığı için geceleri korkutucu olabiliyor. Bu bölgedeki makul fiyata daire kiralayan bir apartmanın adını biliyordum önceden. 2000-2001 eğitim öğretim yılında 2 tanıdık arkadaşım bu apartmanda kalmışlardı. 2004-2005 eğitim öğretim yılında da bu sefer de liseden tanıdığım bir arkadaşım aynı katta fakat farklı bir dairede kirada kalmıştı. Apartman sahibinin makul fiyata daire kiraladığını da bu arkadaşlarımdan duymuştum. Kiralık ev bakarken sonunda bu apartmanın olduğu sokağa geldim.

Apartman nerden baksan 15 yıllık var. Aslında pek eski sayılmaz ama aile oturmadığı sürekli işçilere, zencilere, öğrencilere falan kiralandığı için bakımsız görünüyor dışardan. 3 katlı apartman kolonların üzerinde inşaa edilmiş, her katta aynı büyüklükte 4 daire mevcut yani apartmanda toplam 12 daire var. Bir de bodruma inen merdivenleri gördüm, çünkü giriş kapısı zaten açıktı. Apartmanın civarında bir kaç yarım inşaat halinde bina mevcut sonrasında da zaten orman başlıyor. Arabadan indim, apartmanın önünde elimde cep telefonum duruyorum, arkadan ablamın arkadaşı itiraz ediyor sürekli, neden o apartmanın orda durdun diye bağırıp duruyor ama aldırmıyorum. Nerden baksan 3-4 dairesi boş, çünkü camlarında kiralık ilanları mevcut. İlandaki numarayı tuşluyorum. Giriş katı bana ziyadesiyle güvenliksiz geliyor, karşı tarafın açmasını beklerken. Çünkü panjur yok camlarda perdeleri muhtemelen önceki kiracılar ganimetlemiş. İnsan rahat rahat giyinip soyunamaz bile diye düşünürken telefona bir bayan çıkıveriyor. İlanı gördüğümü ev baktığımı falan anlatıyorum, bana dairelerden söz ediyor, işte 2 yatak odası açık plan mutfak ve salon bir de banyo tuvalet mevcutmuş yani ziyadesiyle 2+1 kutu kadar öğrenci evi. Zaten bu kısmı arkadaşlarımdan bildiğimden aylık kira ücretini soruyorum. (İçsesim devreye giriyor bu arada, tutsam tutsam orta katta veya onun bir üstü olan en üst katta bir daire tutarım diyorum). Kadın aylık kira ücretini söylüyor, hakikaten de makul bir ücret. Ancak devamında kadın bir yıllık kira ücretini peşin aldıklarını, taksitlendirme yapmadıklarını, bir aylık kira ücreti kadar da depozito aldıklarını söyleyince işin rengi değişiyor çünkü bir yıllık kirayı peşin verecek kadar param yok, teşekkür edip telefonu kapatıp arabama yürüyorum.

Direksiyona geçtiğimde arkadaşıma neden bu kadar mızmızlandığını soruyorum, arkadaşım da apartmanda çoğunlukla ülkeye kaçak giriş yapan işçilerin, sık sık "ot partisi" düzenleyen zencilerin (ırk ayrımı yapmıyorum ama bizim üniversiteye gelen zencilerin çok önemli bir kısmı ot bağımlısı gözbebeklerinden bile anlamak mümkün) kaldığını, polisin sık sık buraya baskın düzenlediğini söyledi. Zaten elemiştim apartmanı daha bir tedirgin olup çok daha merkezi bir yerde (ama okula daha uzak) ikamet edenlerin tamamının ailelerden oluştuğu temiz bir daire tutup yerleşiyoruz. Bu macerayı da silip atıyorum kafamdan.

Bundan yaklaşık 7 hafta sonra, yani bu sabah rüyamda apartmanı görüyorum. Tam önündeyim yine, silkinip uyanıyorum. Vakit kalkmak için erken yeniden uykuya dalıyorum. Rüyam ilginç bir şekilde kaldığı yerden devam ediyor. Bu sefer orta katta bir dairedeyim, apartman son derece pis daireler bakımsız, ben bu daireyi tutmuşum, annem kardeşim ve ben habire temizlik yapıyoruz. Çamaşır suyu ile falan her yeri siliyoruz hijyenik bir hale getirmek için. Gene silkinip uyanıyorum. Sonra kalkmak gelmiyor içimden geri yatağa uzanıyorum. Rüyam da kaldığı yerden devam ediyor. Bu sefer balkon kapısını açıyorum balkona çıkmam gerekirken kapı boşluğa açılıyor rüyamda. Bir adım daha atarsam boşluğa düşeceğim ve rüyamda boşluk, reeldekinin belki de 10 katı kadar fazla. Bu sefer yeter be diye söylenip hayırdır inşallah diyerek uyanıyorum. Gün içinde uyur gezer moddayım, nette takılmakla geçiyor günüm.

Bu rüyayı görmem tesadüf değilmiş, akşam Küçük Kadınlar'a ve Kış Masalı'nın ilk bölümüne şöyle bir baktıktan sonra ve misafirlerimiz de gittikten sonra nete girip arama motorunun birine apartmanın adını yazıyorum. İlk sırada bir gazete haberi karşılıyor beni. Nisan ayındaki ani bir baskında, bu apartmanda 7 numaralı dairede kalan iki kadın, 50 TL karşılığı fuhuş yaptıkları için polis tarafından tutuklanmışlar. Çıkarıldıkları mahkeme de bunları bir ay hapis cezasına çarptırmış. İşin en ilginç yanı ise bir zamanlar bu 7 numaralı dairede iki arkadaşım kiracı olarak kalmışlardı bundan taa 7-8 yıl kadar önce. İkisi de evlenip barklandılar acaba haberi okumuşlar mıdır diye merak ettim birden. İşin bir diğer ilginç tarafı rüyamda kendimi gördüğüm daire de bu 7 numaralı daire gibi orta kattaydı, hatta onun balkonunun baktığı tarafa bakıyordum rüyamda. Gazetenin haberi verdiği tarih de 7 Nisan, hatun kişiler 6 Nisan'da ceza alıp hapse düşmüşler. Ve ben bu rüyayı da apartmanın oraya gittiğimden tam 7 hafta sonra görüyorum, hayırdır inşallah.

Bonus olarak aklıma takılan soru ise şu, Apartman sahibi benden bir yıllık kirayı peşin istemişti, 50 TL'ye fuhuş yapacak kadar zor durumdaki iki kadın bir yıllık peşin kirayı onlara nasıl verip evi tuttu? (Kaldı ki, içlerinden birisi 10 yıldır ülkede kaçak olarak yaşayan değil çalışma izni, ülkede yaşadığı bilinmeyen biriymiş, bir diğeri de olaydan sadece bir ay önce ülkeye turist olarak girmiş). Neyse ne işte canım, herşeyin tesadüf olmadığını bir kez daha kavradım işte.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder