9 Şubat 2010 Salı

Özlemişim blogger seni :)

3 aydır hiçbirşey karalamamışım buraya. Tembellikten değil yoğunluktan ama. Dahil olduğum doktora programımda 3 dersi daha alnımın akıyla geride bırakırken yoğun, yorgun, tempolu bir süreci daha arkamda bıraktım.

Neler oldu neler.

En iyisini yazayım öncelikle, spor ve diyet yardımıyla 2 ayda 84.7 kg'dan 76.4 kg'a düştüm. Aynada kendime bakarken yağ kütlemin azaldığını görmek fazla kilolarımdan kurtulup ideal kiloma dönmek ekstradan moral oldu. Haftada minimum 4 kez spor yapıyorum. (Genelde 6 kez gidiyorum salona)

Dizi mizi izlemiyorum artık. Biricik güzide dizim Ezel'i dahi arkadaşların yorumlarıyla takip ediyorum. Yaprak Dökümü'nde fragmana bakıyorum. Ferhunde ön plandaysa ertesi gün sırf yine neler başardı veya neler kaybetti görmek için netten izliyorum. TV açmıyorum desem yeridir.

Hazır derslere ara vermişken kendimi yenilemek adına yeniden kitap okumaya başladım. Philippa Gregory'nin meşhur Boleyn Kızı'nı okuyorum. Müthiş bir tarih masalı. Okudukça Anne Boleyn ve Mary Boleyn arası gidip geliyor düşüncelerim, kızıyorum onlara ama seviyorum her ikisini de.
İğrenç erkek kardeşleri George, babaları ve dayılarıysa midemi bulandırıyorlar tıpkı kral Henry gibi.

Kendi çok az yağlı diyet yemeklerimi kendim pişiriyorum ve garip bir zevk alıyorum bundan. Tahtaya vurmam lazım her kış iki kez grip olurken bu yıl spor ve sağlıklı beslenmenin etkisiyle demir gibiyim.

Ağustos sonu sözlenen kızkardeşim Aralık başında ayrıldı sözlüsünden. Bana taşındı. Beraber eski sade ama huzurlu hayatımıza geri döndük.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder