22 Ağustos 2009 Cumartesi

Sezen Aksu ve Kürt Açılımı

Son derece bıçak sırtı bir konuda yazdığımın daha doğrusu yazmaya çalıştığımın farkındayım. Sezen Aksu 35 yılı aşkın sanat hayatına 30'a yakın albüm, 500 civarında şarkı yüzlerce konser sığdırmış ülkemizde ciddi bir hayran potansiyeline sahip bir müzik markasıdır. Bir o kadar da insanla ilgili konularda duyarlı ve hassastır. Hal böyle olunca da hem çok sevilmesi hem de çok eleştirilmesi olağandır.

Minik Serçe'nin tabulaştırıldığı, eleştirilemediği, dokunulmazlığının olduğu yıllarca yazıldı çizildi. Ancak bende mi bir tuhaflık var bilmiyorum, yıllarca sesini kaybetti, eskisi gibi söyleyemiyor artık, seksenli doksanlı yıllardaki damar şarkılardan eser yok artık, gibi eleştirileri ben mi uyduruyorum da gazete sayfalarında yansımalarını mı görüyorum bilemiyorum. Benim gördüğüm çok fazla üzerine gidildiği hatta ona haksızlık edildiğiydi oysa ki. 1997-2000 dönemindeki ses tellerinde oluşan problem ve buna bağlı kortizol tedavisinin sonucu olarak 2000-2004 yılları arasında yaşadığı Cushing Sendromu sonucunda sesinden bir miktar yitirdiği, Şarkı Söylemek Lazım ve Yaz Bitmeden albümlerindeki yer yer detonelikleri, çatallaşan, cılızlaşan sesi en koyu hayranları tarafından bile farkedilmiştir. Kabul edilmiştir. 2004 yılında hastalığının geçmesinden mütevellit giderek sesini toparladığı ve detone olmadan yeniden söylemeye başladığı da dikkatli kulaklardan kaçmamıştır. Ki hastalığı döneminde de Sezen Aksu kıyasıya eleştirilmiştir, değil estetikçiye, dişçiye bile gidemezken "dünyanın en anlamlı yüzünü bir plastiğe çevirdi" şeklinde acımasızca eleştiriler almıştır.

Gelelim son mevzulara. Tunceli'de 50 bin kişinin katıldığı konserinde Kürtçe şarkı söylediği için acımasızca eleştirildi, Sezen Aksu bölücülük yapılıyor, Sezen PKK'lı dendi, halbuki onun derdi şarkı söylemekti. Tıpkı Yunanistan'lı bir şarkıcı olan Mando ile Sertab Erener'in düet yapması gibi, o da Kürt bir şarkıcı ile düet yapmıştı, derdi de tıpkı Sertab&Mando ikilisinde olduğu gibi barış, birlik, kardeşlik mesajları vermekti. Bir grup kendini bilmez, PKK ile ilgili sloganlar attığı için Sezen eleştirildi, PKK propogandası yapıyor dendi, kaldı ki onun konserinde PKK propogandası yapılıyorsa etrafta Türk bayrakları ve Atatürk resimleri olmazdı (Bayrak ve resimlerin olduğu ekşi sözlükte yayınlanan fotoğraflarla da belgelenmiştir üstelik). Onun derdi birlik beraberlik kardeşlik mesajları vermekti.

Son olarak da Sabah Gazetesi'nde başbakanı arayıp açılımı desteklediği yazıldı. Haber Sabah'ta doğru aksettirilmedi. Sezen Aksu, başbakanla değil onun özel kalem müdürü ile görüşmüş, açılımın hem şiddetle destekleyebileceği hem de karşı çıkabileceği durumlarının maddelerinin olabileceğini bildiğini, derdinin artık kan dökülmeden birlik beraberlik kardeşlik içinde yaşayabilmek olduğunu belirtmişti. Açılımını bilmeden etmeden destekliyor şeklinde ona yüklenildi, açılımı desteklediği için PKK'lı Sezen oldu, hatta kendi sanatına yaptığı işe destek aradığı, kendine bunlardan rant çıkardığı yazıldı çizildi. Kendimizi kandırmayalım, Sezen Aksu'nun bu açılımla ilgili yaptığı açıklama ya da destekten gelecek ranta ihtiyacı yok millet!! Bugün sanatı bıraksa, müzik dünyasına bahşettiği yüzlerce şarkı sözü, 30 civarında albüm, pek çok genç pop müzik şarkıcısı (Sertab Erener, Aşkın Nur Yengi, Işın Karaca, Levent Yüksel, Harun Kolçak, Mustafa Ceceli, Hande Yener, Yıldız Tilbe, Göksel vs.) prodüktörlüğünü üstlendiği nice albüm mevcuttur ki kendisi bugün müzik yapmaktan vazgeçse, bunlar ona saygı duymamız için fazlasıyla yeterlidir.

Sezen Aksu hümanisttir, Erdal Eren için Aysel Gürel Son Bakış'ı yazmış o dillendirmiştir... Sivas Katliamı'nda ölen aydınlarımız için "Kavaklar" ile ağıt yakmıştır, Deniz Gezmiş için "Lâl" şarkısını hem yazmış hem de okumuştur, Cumartesi Anneleri için Cumartesi Türküsü'nü yazmıştır, onlara destek olmuştur. Memleketin doğusunda 8 yaşında ergin 12'sinde ana olan kızlarımız için Aysel Gürel'in yazdığı Ünzile'yi okumuş, Kardelen projesiyle "kızlarımızı okutalım, kızlarımız geleceğimizdir" demiştir. Sezen için aslolan insan sevgisidir. Hrant Dink için "Güvercin"i okumuş şarkının sonunda onun ardından bir güvercin uçurmuştur, 2007-08 döneminde şiddeti giderek yeniden artan terör saldırıları ve güneydoğuda şehit olan askerlerimiz için "Memet, daha çok küçüksün Memet" demiştir. Onun derdi birlik beraberlik içinde yaşamaktır. Böyle işlerden rant çıkaracak bir alçak olmamıştır hiç bir zaman. Sahip olduğu potansiyeli en iyi şekilde kullanmasından mütevellit, sevgilisi olduğu halkın ona sunduğu karşılıksız sonsuz sevgiye karşılık vermek için çabalamaktadır.

Her iyi her güzel şeyi yok etmeye meyilli insan oğlunun, Minik Serçe üzerinde de gücünü denemesi kaçınılmaz olduğundan, üzerinde bir linç girişimi denemesi kaçınılmazdır. Ne diyelim, "Tanrı kraliçeyi korusun"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder